3 Kasım 2011 Perşembe

Neslişah; Osmanlı'nın Bilmediğimiz Sonu




Murat Bardakçı'nın yazdığı 'Neslişah'ı okudum. Çok akıcı bir dille yazılmış, bilmediğimiz yakın tarihimizi ve özellikle Ortadoğu tarihini de anlatan önemli bir kitap. Türkçe  tarihi romanların çoğunun  kötü dilinden ve doğru düzgün editöryel süreçten geçirilmemesinden şikayet ettiğim için bu kitap çölde bir vaha gibi geldi.

Osmanlı Hanedanı'nın acıklı sonu

Neslişah hem son padişah Vahdettin'in, hem de son halife Abdülmecid'in torunu. İsmi hanedan defterine kaydedilen ve adına sembolik de olsa altın bastırılan son Osmanlı. Bir Osmanlı prensesi olarak doğduğu topraklardan 3,5 yaşındayken sürülen, hayatı boyunca en şaşaalı ortamlarda da bulunan, büyük zorluklar da çekmiş bir prenses.


Ve çok güzel bir kadın. Annesi Sabiha Sultan çok güzel, babası Şehzade Ömer Faruk da yakışıklıymış. Neslişah'ın kardeşleri Necla ve Hanzade de çok güzeller. Aile fotoğraflarıyla süslenen kitap o nedenle sadece okumak için değil, bakmak için de nefis. Ailenin sadece güzelliği değil, vakur duruşu da fotoğraflarda belli oluyor.

Kitap; tarih kitaplarında 'Vahdettin İngilizler'in yardımıyla kaçtı' cümlesinden sonrasını anlatıyor aslında. Osmanoğlu Hanedanı'nın 155 mensubu 1000'er İngiliz Lirası ve 'Vatansız' pasaportlarıyla ülkeden sürülüyor. İsviçre, Fransa ve İtalya'ya dağılıyorlar. Gerçek dünyaya dair hiç bir şey bilmeyen kadınlar ve erkekler çok acı olaylar yaşıyor. Dolandırılıyor, sokaklara düşüyorlar. Paraları bitince büyük borç yükü altına giriyorlar. Öyle ki Vahdettin vefat ettiğinde alacaklılar tabutuna ve naaşına haciz koyuyorlar. Neslişah'ın  giyecek eteği olmadığı için okula gidemediği zamanlar oluyor.

Kitap bir Osmanlı prensesinin maceralı hayatını anlatıyor. Hem Neslişah'ın hem de ailenin geri kalanının ayakta kalma mücadelesini dönemin tarihi ile paralel okuyoruz. Prensesler dünyadaki Müslüman krallıklara gelin gidiyor. Hindistan'dan Mısır'a Müslüman coğrafyanın her tarafına dağılıyorlar.

Tarih Ortadoğu'da tekerrür ediyor

Bizim şu aralar 'Arap Baharı' nedeniyle ilgilendiğimiz ve aslında çok da hakim olmadığımız Ortadoğu hakkında da önemli bilgiler var kitapta. Bu coğrafya her zaman kanlı darbelerin, vahşetin ve gücün ani değişiminin mekanı olmuş. Neslişah'ın evlenerek gelin gittiği ve bir dönem first-lady'si olup, bir kaç defa da yargılandığı Mısır nefis bir örnek. Şimdi bir çalkantı yaşayan Mısır aslında bunun benzerlerini 60'lı yıllarda yaşamış. Güç hızla el değiştirmiş.

Ya da Libya'da Kaddafi'nin linç edilmesinin aynısı Irak'ta yaşanmış. Neslişah'ın yeğeni Fazile'nin nişanlısı Kral Faruk ve akrabaları darbeciler tarafından paramparça edilmiş. 'Irak'ın hiç bir hükümdarı yatağında ölmez' deniyor kitapta.

Kitap, bu geniş coğrafya ve tarihe giriş açısından çok başarılı. Bardakçı'nın dili çok temiz. Tabii, aslında bu kitaptan en az 10 kitap çıkar. Her karakter, her dönem kendi başına kitap olabilecek kadar ilginç.

Koç'tan İngiliz Hasta'ya herkes burada

Karakterler demişken, çok ilginç tarihi karakterler de çıkıyor karşımıza. Mesela Vehbi Koç hanedanın sürgün kararını yazan Meclis katibi imiş. Dönemim Ankara'sında okuma yazma bilen çok az olduğu için bakkallık yapan Koç'u yazman olarak çağırmışlar.

Ayrıca benim çok beğenerek izlediğim 'İngiliz Hasta' filminin ana kahramanı Macar Kont Almasy'nin de gerçek bir karakter olduğunu öğrendim. Hatta Neslişah'ın yakın dostuymış. Mısır'da Alman casusu olarak çalışıyormuş.


Neslişah Sultan hala yaşıyor. 6 dili mükemmel konuşup, yazan , dünya çapında bir entellektüel olduğunu söylüyor Bardakçı. Bu kitapta onun hayatını öğreniyoruz. Ama kitap 1960'larda Türkiye'ye yerleşmesiyle bitiyor. Buradaki yaşamını mümkün olduğunca sessiz yaşıyor. Bunu da çok rahat anlıyoruz tabii.

'Güzel ne varsa dedelerim yapmış'

Ama ben yine de hayatının yanısıra iç dünyasını da öğrenmek isterdim Sultan'ın. Osmanlı ve Türkiye hakkındaki düşüncelerini, eleştirilerini de okumak isterdim. O da artık bir sonraki kitaba.

Kitapta ayrıca hanedan üyelerinin birbirlerine yazdıkları mektuplar da var. İnanılmaz güzel  ve zengin bir dille yazılmış mektuplar da çok kıymetli.

Neslişah'ın kitabın sonundaki sözü ise çok vurucu : 'Bu memlekette güzel olan ne varsa dedelerim yapmış'

1 yorum:

  1. şatafatlı yalanların arkasından hüzünlü gerçekler atmosferi değiştiriyor hemen

    YanıtlaSil