20 Şubat 2013 Çarşamba

Sevan Nişanyan'ı Tanıyalım

Türkiye'de yaşayıp da Sevan Nişanyan adını duymamış olan kalmamıştır sanırım. Gezmeye meraklı olanlar meşhur 'Küçük Oteller Rehberi'nden, Şirince'ye yolu düşenler 'Nişanyan Evleri'nden ama sanırım en çok boşandığı eşinin başına b.k dolu kavanozu dökmesinden tanıyoruz.

Oysa Sevan Nişanyan bütün bunların hepsi ve çok daha fazlası. 'Tek hayata ve tek kişiliğe mahkum olmak istemeyen', 'tek bir kişi olmaktan sıkılan' biri. Gezgin, gezi yazarı, inşaatçı, otelci, sayısını tam bilmediğim kadar çok dil bilen, dilbilimci, inatçı ve çıkıntı biri. Gerçek hayatta beraber yaşanması ve dayanması çok zor biri olduğunu düşündüğüm ama tartışmasız çok renkli biri.



Haftasonu otobiyografisi 'Aslanlı Yol'u bir çırpıda okudum ve aslında Nişanyan'ın üstümde ne kadar etkili olduğunu düşündüm.

Ben de ilk olarak adını Küçük Oteller Rehberi ile duymuştum. Bu kitap Beyaz Türkler'in gezme alışkanlıklarını değiştirdi desek, çok yalan olmaz. O zamana kadar olan tüm otel tanıtım kitaplarından farklı, çok sahici ve ufuk açıcı bir kitaptı. Benim param ancak Olimpos'taki Kadir'in Ağaç Evlerine yetti ama yine de kitabı okumaya doyamadım.



Sonra Meraklısı için Karadeniz Rehberi çıktı. Biz de tam ailemle 15 günlük bir Karadeniz gezisi planlıyorduk. Rota çizmemizde ve tüm gezide çok faydalandık. Tarihe dair hiç bir yerde okumadığım bilgileri ve günümüze dair en iyi ipuçlarını buldum.



Herkesin Bilmediği Olağanüstü Yerler ve Ankara'nın Doğusu'ndaki Türkiye de oralara gitmesem de görmesem de okumaktan zevk aldığım kitaplar oldu. Sevan Nişanyan tüm bu kitapları eşi Müjde Nişanyan ile birlikte yazmış. Hepsi derin bir tarih bilgisini, coşkulu ve temiz bir dille aktarıyor. Sadece gezmek değil gerçekten görmek ve anlamak için  faydalı eserler.

Sonra Nişanyan'ın farklı bir yönü ile tanıştım. Nişanyan bu arada kaçak inşaat meselesi yüzünden hapse girmiş ve orada sözcüklerin kökeni ile ilgili Elif'in Öküzü'nü yazmıştı.

Ardından boşanma davaları açıldı, türlü rezillikler ortaya döküldü. Ben de arada Nişanyan'ın blogunu takip etmek dışında kendisini pek takip etmedim. Blogdaki özellikle dinle ilgili  yazıları hem büyük merakla hem de anında çarpılacağımdan korkarak okudum. Bazı açıklamaları sadece dikkat çekmek için yaptığını düşündüm.



Sonra hayat hikayesi 'Aslanlı Yol'u yazdı. Ben de aldım, okumaya başladım ve kitap su gibi akıp gitti. Lisedeyken 1 ayda Latince öğrenmiş, Yale'de felsefe okumuş, Güney Amerika'nın her tarafını karış karış gezmiş. Kurumlardan ve kurallardan nefret etmiş, hiç bir zaman tek bir şey olmak istememiş. Türkiye'ye Commodore-64 getirerek girişimciliğin adının olmadığı zamanlarda girişimci olmuş, Ali Nesin'le askeri hapishaneye girmiş, otelci olmuş, Susurlukçularla beraber hapis yatıp, dost olmuş. 'Gavur Hoca' olarak ün salmış.

Asla tek bir sıfatla anılmak istemeyen ve bundan delice sıkılan bir adam. Çok hayat yaşamış, hep macera aramış, çok meraklı biri. Kendi deyişiyle :' Bunca ihtimal varken tek hayata mahkum olmak ne acı! Tek bir hayat tarzını, hangisi olursa olsun, yücelten ahlak öğretileri ne kadar zavallı'

Kitaptan yazılabilecek çok hikaye var. Karılarıyla ilişkisinden, solculara bakışına kadar pek çok hikaye nefis.  Ben ki spoiler vermeyi severim, vermek istemiyorum. Bu topraklarda yaşayan-yaşayabilen  farklı bir beyni tanımak istiyorsanız; okuyun.

18 Şubat 2013 Pazartesi

Domates Soslu Peynirli Patlıcan


Ünlü yazar Alev Alatlı'nın yazdığı 'Funda'nın Yemek Kitabı'nı  aldığımı söylemiştim. İçinden bazı tarifleri de denedim ama buraya yazmaya vaktim olmadı.


Cumartesi günü dolaptaki patlıcanlardan ne pişireceğime karar vermeye çalışırken kitaptaki  'Peynir Dolgulu Patlıcan Ruloları' tarifine rastladım. Ondan esinlenerek, evdeki malzemelerle 'Domates Soslu Peynirli Patlıcan' yaptım.

Tabii ki patlıcanlı yemekleri, mevsimi olan yaz aylarında yapmanın büyük faydası var. Ama yine de hiç fena olmadı.

Öncelikle üç patlıcanı, pijama modeli soydum. Ardından maksimum ikişer santimlik, uzun dilimlere böldüm. Fırın tepsisine yağlı kağıt serdim. Patlıcanların üstüne fırça olmadığı için elimle zeytinyağı sürdüm. Ters çevirip, arka tarafına da sürdüm. Sonra yine elimle yarım çay bardağı suyu tepsideki patlıcan dilimlerinin üstüne serptim. Üstüne de yağlı kağıtla kapattım. Böylece fırın tepsisi ebadında patlıcan dolu bohçam olmuş oldu.

Yaklaşık yarım saat 200 derecelik fırında patlıcanı pişirdim. Eminim yağda kızartsam çok daha nefis olurdu ama fırın çok daha hafif.

Patlıcanlar fırındayken domates sosunu yaptım. Tavada zeytinyağı kızdırıp, içine bol sarımsak attım. Sarımsaklar yanmadan üstüne kutu domates boca ettim. Tatlar karıştı, sosu biraz çektirdim. Sonra el blenderından geçirdim.

Gelelim peynir kısmına. Tarife dil, eski kaşar ve tulum karışımı vardı. Ben evdeki bol lor ve az eski kaşarı karıştırdım. Karışım katı gelirse biraz süt ya da krema ekleyebilirsiniz. Çok yağsız olmamalı.

Tarifte patlıcanların içine peynir karışımı sarılıp, tek tek rulo yapılıyor. Sonra üstüne domates sosu döküp, tekrar fırınlanıyordu. Benim rulo yapmakla uğraşacak zamanım ve sabrım yoktu. O yüzden fırın kabına önce patlıcanları döşedim. Üstüne peynirli karışım, tekrar patlıcanlı kat ve ardından domates sosu döktüm. Fırına verdim ve 20 dakika daha pişirdim.

Hem görsel hem de lezzet olarak nefis. Davet yemeği olarak uğraşmalı, rulo versiyon da denenebilir.

Kolay Elmalı Kek

Haftasonu Zeynep'le beraber Elmalı Kek yaptık. Çocuklar kek yapmaya bayılıyor. Ortalık dağılsa da beraber yemek yapmak çok zevkli.

Tarifi Lezzet Dergisi'nin verdiği 'En Lezzetli Kekler' ekinden buldum.
Yapımı kolay, hafif ve içindeki elmalardan dolayı ıslak kek kıvamında bir kek oldu.

Malzemeler

  • 200 gr. eritilmiş tereyağı
  • 1 su bardağı yoğurt
  • 2 yumurta
  • 1,5 su bardağı toz şeker
  • 1 paket kabartma tozu
  • 3 su bardağı un
  • 3 elma(soyulup, dilimlenmiş)
  • Tarçın

Yapılışı

Öncelikle fırınınızı 180 dereceye getirin ve ısıtın. Yoğurt ve yumurtanın oda ısısına geldiğinden emin olun. Ocakta ya da mikrodalgada erittiğiniz tereyağını şekerle iyice çırpın. İçine yumurtaları ekleyip, çırpmaya devam edin. Yoğurdu da ekleyip, karıştırın.

Unu eleyerek bir kaba koyun. İçine kabartma tozunu ve dilediğiniz miktarda tarçını ekleyin. Ben bol bol ekledim. Bir dahaki sefere içine mahlep ya da toz karanfil eklemeyi de düşünüyorum.

Un+tarçın karışımını yumurtalı karışıma ekleyin. Uzun uzun çırpmanıza gerek yok. Dikdörtgen ya da kare bir fırın kabına aktarın. Soyup, dilimlediğiniz elmaları hamurun içine sırayla yerleştirin. Ben yeşil elma kullandım. Hepsini yanyana dizeceksiniz. Son derece şık bir görüntüsü oluyor.

Üstüme isterseniz ekstra tarçın serpebilirsiniz.

Kıgın fırında yaklaşık 45 dakika, üstü kızarıncaya kadar pişirin.

İçi hafif ıslak kalan güzel bir kekiniz olacak.

Afiyet olsun.

11 Şubat 2013 Pazartesi

Masalsı Bir Yemek Kitabı

 
 
Yemek kitabı, özellikle de yemek kültürüne dair kitaplar okumayı çok seviyorum. Son yıllarda bol resimli, sırf tariflerden oluşmayıp hikaye de anlatan yemek kitapları arttı. Geçen gün paraya kıyıp, Teri Roditi Aksel'in yazdığı 'Küçüktüm, Ufacıktım, Top Oynadım, Acıktım'ı aldım.



Aksel'in kitabı aile fotoğrafları ve anılarıyla süslü çok güzel bir albüm gibi. Kitabın yazımından, fotoğraflarına, mizanpajından adına kadar bütün ailenin emeği var.

Masal kitabı gibi renkli ve çok özenli. İçindeki tarifleri yapmasanız bile sırf okumak ve bakmak bile içinizi açıyor.

Ben iki basit tarifi denedim. Tariftaki malzemelerin tümü yoktu o nedenle modifiye tarif oldu.  Biri çıtır kabak biri de limonlu yoğurt. İkisi de basit ve güzeldi.

Çıtır Kabak

Özellikle içki yanında cips yerine sunulabilecek güzel bir atıştırmalık.
  • Fırını 200 dereceye getirin
  • 2 kabağı 1 santimden kalın olmamak kaydıyla ince ince dilimleyin.
  • Bir kaseye yarım bardak  süt koyun.
  • Başka bir kaseye de galeta unu, tuz, karabiber, kırmızıbiber karışımı koyun.
  • Kitapta sarımsak tozu ve rende parmesan da vardı. Ama evde olmadığı için ben koyamadım. Peynirle kesin daha güzel olur.
  • Kabak dilimlerini önce süte sonra galeta unlu karışıma bulayın. Yağlı kağıt üzerinde dizin.
  • Kızgın fırında 15-20 dakika, kabaklar çıtırlaşana kadar pişirin.
  • Yanında dereotlu yoğurt sosu ya da istediğiniz başka bir dip sosla sunun.


Limonlu Yoğurt

Yaz ayları için çok kolay ve hafif bir tatlı.

  • 500 gr. süzme yoğurdu, bir limonun suyu, limon kabuğu rendesi, bir paket şekerli vanilin, 100 gr. krema ve 4 kaşık toz şekerle iyice karıştırın.
  • Şekerin erimesine dikkat edin.
  • Dolapta dinlendirip, kaselere paylaştırıp, nane ya da limon kabuğu ile süsüleyip,sunun.


Çok basit ve özellikle hafif tatlı sevenlerin beğeneceği bir lezzet. Şeker ve limon suyu miktarını ağız tadınıza göre değiştirebilirsiniz. Ben bir de içine limon kabuğu rendesi yerine portakal kabuğu rendesi koyarak yaptım.

Ben kitabı ve yazarını çok samimi buldum ve sevdim. Tarif denemeye devam :)

5 Şubat 2013 Salı

Reha Çamuroğlu Batı'yı ve Kadın'ı yazdı:Nazar




Reha Çamuroğlu'nu sevdiğimi ve pek çok kitabını okuduğumu daha önce yazmıştım. Her ne kadar Selahaddin El Kürdi'yi çok beğenmemiş olsam da 'Çamuroğlu ne yazsa okurum' diyerek son çıkan kitabı Nazar'ı hemen aldım.

Çamuroğlu Doğu'ya, tarihe ve erkek dünyasına çok hakim bir yazar. Aslen tarihçi olduğu için ve dili de temiz olduğundan nefis tarihi romanlar yazıyor.

Bu defa ise rotasını  Batı'ya ve kadın karakterlere çevirmiş. Ortaçağ Avrupa'sında yaşanan cadı avını anlatan küçük bir roman yazmış. Fantastik unsurlarla, tarihi gerçekleri biraraya getirmiş. Kadın düşmanlığı, dinlerde kadının yeri, erkeklerin kadın-doğa ilişkisine  bakışı romanın başlıca temaları.

Ama bence olmamış. Çamuroğlu Ortadoğu'ya ve erkek dünyasına hakimiyetini Nazar'da gösteremiyor. Merak duygusu eksik, sonunu baştan bildiğimiz, mesajı kafamıza kakılan bir kitap olmuş. Ben İsmail ve Son Yeniçeri gibi kitaplar yazmış Çamuroğlu'ndan çok daha iyisini bekliyorum.