13 Ağustos 2012 Pazartesi

Osman Hamdi Bey'in Romanı; Kaplumbağa Terbiyecisi




Bu aralar şansım biyografilerden açıldı. Haftasonu Emre Caner'in yazdığı 'Kamplumbağa Terbiyecisi: Osman Hamdi Bey'in Romanı' nı okudum.

Osman Hamdi Bey son on yılda hayli tanınmış bir isim haline geldi. Kitaba adını veren 'Kamplumbağa Terbiyecisi'nin rekor sayılan bir fiyata satılması Osman Hamdi'nin ismini en çok duyuran faktör oldu. İki versiyonu olan bu meşhur resmin ilk versiyonunu Pera Müzesi'nde görebilirsiniz.


Osman Hamdi Bey ilk Osmanlı ressamlarından biri olmak dışında pek çok ilke daha imza atmış. Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi olarak bilinen Sanayi-i Nefise Mektebi'ni kurmuş. İlk Türk arkeologu olarak çalışmış. Nemrut'u dünyaya tanıtmış. Sayda'da kazılar yapmış ve şu anda Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen İskender Lahiti başta olmak üzere pek çok önemli eseri bulmuş.

Ayrıca Arkeoloji Müzesi'ni de kurarak Türkiye'ye çok önemli eser kazandırmış.

Hayatı bu kadar çok yönlü olan Osman Hamdi'nin kitabı su gibi akıp gidiyor. Paris'teki öğrencilik yılları, Bağdat'ta Meşrutiyet'in kurucusu Mithat Paşa ile geçen zaman ve ardından İstanbul'daki çalkantılı ama verimli yıllar.

Osman Hamdi Bey'in ailesi de Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye'sine yön veren ailelerden biri.

Osman Hamdi Bey'in babası İbrahim Edhem Bey Sakız Adası'ndan bir Rum. Küçük bir çocukken yetim kalan İbrahim Edhem bir Osmanlı Paşası tarafından evlat edinilip, yetiştiriliyor. Batı'ya eğitime gönderilen ilk dört öğrenciden biri olan İbrahim Edhem Paris'te kuduz aşısının mucidi Pasteur'un sınıf arkadaşı olur. Hatta sınıf birinciliği için Pasteur ile yarışı ve onu geçer.

İstanbul'a döndükten sonra da kalan ömrü boyunca Osmanlı'ya hizmet eder. Sadrazamlık başta olmak üzere pek çok görevde bulunur.






Osman Hamdi de hayatını sanata, arkeolojiye ve Osmanlı'ya adıyor. Çok yönlü bir aydın olan Osman Hamdi yaşadığı topraklara 'medeniyeti' getirmeye çalışıyor. Osmanlı'nın neredeyse can çekiştiği zamanlarda resim, arkeoloji gibi lüks hatta günah görülen kavramları tanıtıyor.

Kitapta Şeker Ahmet Paşa, Mithat Paşa, Ahmet Mithat gibi tarihi karakterleri de tanıyoruz. Abdülaziz ve Abdülhamit yönetimindeki Osmanlı'yı ve geçirdiği zor zamanları okuyoruz. Tüm dünyanın dönüşüm geçirdiği yıllardaki Osmanlı'yı anlamaya çalışıyoruz.

Benim en çok ilgimi çekense bu kitap sayesinde tanıdığım Levanten Mimar Vallaury oldu. Arkeoloji Müzesi mimarı olan Vallaury'nin Pera Palas, Emek Sineması, Karaköy'deki Osmanlı Bankası( Günümüzde Garanti Bankası Salt Müzesi), Düyun-u Umumiye (Günümüzde İstanbul Lisesi), Haydarpaşa'da Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane ( Günümüzde Marmara Tıp Fakültesi) nin de mimarı olduğunu bilmiyordum.

Nefis binalar hepsi de. Bu şehirde ne çok kaybolup gitmiş isim var.  Keşke onların da hayatı yazılsa.

Kaplumbağa Terbiyecisi bir Osmanlı aydınını ve dönemi tanımak için güzel bir eser. Çok rahat okunuyor. İdeal bir tatil kitabı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder