7 Ağustos 2012 Salı

Babıali Tanrıları:Simavi Ailesi

Biyografi okumak keyifli bir iş. Hele iyi yazılmış biyografiler tadından yenmez. Hem bir dönemi öğreniyorsunuz hem de kimi zaman kurgudan çok daha şaşırtıcı hayatları takip ediyorsunuz. Resmi tarihin gizlediği sırları ya da tek boyuta indirgenmiş karakterleri öğreniyorsunuz.

Anglosaksonlarda biyografi yazarlığı ayrı bir edebiyat dalı. Otobiyografi ve biyografiler hem çok yazılıyor hem de çok okunuyor. Misal Walter İsaacson'un yazdığı son Steve Jobs biyografisi hem Türkiye'de hem dünyada çok sattı, çok konuşuldu. Gerçekten çok detaylı araştırılmış ve çok akıcı yazılmış bir kitaptı. Jobs'un enteresan kişiliği ve farklı yönleri teknolojiyle hiç ilgisi olmayan kişileri bile çekiyordu.



Türkiye'de de biyografi son dönemlerde ilgi görmeye başladı. Ayşe Kulin 'Füreya' ile geniş kitlelere ulaştı. Faruk Bildirici siyasi kişiliklerin insani boyutlarını ortaya koyan kitaplar yazdı. Murat Bardakçı 'Şahbaba' ve 'Neslişah' ile Osmanlı hanedanının hiç bilinmeyen yönlerini yazdı. İpek Çalışlar 'Latife Hanım' ve 'Halide Edip' ile bu güçlü kadınları resmi tarihin onlara çizdiği kalıplardan çıkarttı.



Son olarak İrem Barutçu'nun yazdığı 'Babıali Tanrıları:Simavi Ailesi'ni okudum. Kitap tek bir kişinin değil, Sedat Simavi'den başlayarak oğulları Haldun ve Erol Simavi ile devam eden bir Simavi ailesinin hikayesi.


Malzeme müthiş. Osmanlı'nın son döneminde gazeteciliğe merak salan Sedat Simavi ile başlayan yayıncılık sevdası onlarca dergi, gazete girişiminden sonra amiral gemisini Hürriyet'in oluşturduğu dev bir yayıncılık grubuna dönüşüyor. Baba Simavi, 69. girişimi olan Hürriyet başarısız olursa intihar etmek için cebinde zehir taşıyacak kadar tutkulu gazeteciliğe.

Onun erken yaşta ölümünün ardından oğulları Haldun ve Erol yönetime geçiyor. İkisi de ilginç karakterler. Erol Simavi gece hayatına ve güzel kadınlara çok meraklı bir erkek. Gönül Yazar'dan çocuk sahibi oluyor, Nükhet Duru ile tutkulu bir aşk yaşıyor.

Hürriyet yenilikçi ve çok satan bir gazete olunca,sahiplerine büyük güç ve itibar getiriyor. Politikacıları, devlet adamlarını yönlendiriyorlar. İki kardeş anlaşamayınca ağabey Haldun Simavi ayrılarak Günaydın gazetesini kuruyor.

Cesur fakat eksik bir kitap

Karakterler, olaylar ve dönem son derece ilginç. Fakat kitap iyi yazılmamış. Yazar İrem Barutçu pek çok önemli kaynağa ulaşamadığını kendisi itiraf ediyor. Hatta bu kitabı yazmaması konusunda üstü kapalı tehditler aldığını da söylüyor. Fakat kaynaklar yetersiz olunca biz olayların aslını öğrenmekte zorlanıyoruz. Kim doğru söylemiş, gerçekten ne olmuş bilinmiyor.

Çok malzeme olunca kimi bölümler çok hızlı geçilmiş, derinliğe inilmemiş. Mesela Simavi kardeşlerin büyük gazeteci olduğunu biliyoruz ama bu hiç bir örnekle anlatılmamış. Hangi haberi nasıl görmüşler, nasıl fark yaratmışlar bilmiyoruz.

Simavi Kadınları; Çiğdem ve Belma Simavi

Kardeşlerin eşleri de enteresan kadınlar. Haldun Simavi'nin ikinci eşi Rahmi Koç'un ilk eşi ve üç oğlunun( Mustafa, Ömer, Ali) annesi Çiğdem Simavi. Kitapta ailevi bilgiler dışında çok detay yok hakkında. Keşke onun hayatı yazılsa. Türkiye'nin değişimine tanıklık etmiş bir kadın olarak hayatı eminim çok ilginçtir. Erol Simavi'nin eşi Belma Simavi ise yıllarca onu başka kadınlarla aldatan Erol Simavi'den ayrılmayan, hatta Gönül Yazar'dan olan kızı Yasemin'i kabullenip, koynunda uyutan bir kadın.

Politikacıları yolcu, gazetecileri hancı olarak gören Simavi kardeşlerin müthiş bir gücü olduğu gerçek. Yıllarca kırmızı pasaportla dolaşan Erol Simavi, Başbakan Turgut Özal'ı azarlayıp Hürriyet gazetesinin satışını yapması durumunda satıştan yüzde on pay vermeyi teklif edecek kadar rahat.

Aile  otellerde, yalılarda, teknelerde geçen şaşaalı hayatın yanında çok büyük acılar da yaşıyor. Haldun ve Erol Simavi birer oğullarını çok genç yaşta, çok talihsiz şekillerde kaybediyor. Bu kayıplar imparatorlukları için sonun başlangıcı da aynı zamanda.

Babıali'ye Asil Nadir başta olmak üzere büyük sermayenin girmesi, Dinç Bilgin'in Sabah'ı kurması, Özal'ın basın üzerindeki baskıları Simavi döneminin sonunu getiriyor.

Önce Haldun, sonra Erol Simavi basın dünyasından çıkıyor. Bir dönem bitiyor, sırlarıyla beraber kapanıyor.

Basın-İktidar ilişkisi her dönem gergin

Kitap, basın-iktidar ilişkisini görmek açısından da enteresan. Fakat o kadar çok açık nokta var ki. Dip notların bir kısmı neden ana kitap içinde değil, anlaşılmıyor.

Kitap, Türk basın tarihini yakından tanımak için iyi niyetli bir girişim. Eminim eksiklerin hepsinin de mantıklı açıklamaları vardır. Ama basit bir kronoloji, Türkiye tarihiyle ilgili açıklamalar, büyük olaylarda Hürriyet'in duruşu gibi eklemelerle kitap daha derli toplu hale getirilebilirdi.

Tüm bu eksiklerine rağmen İrem Barutçu'nun 'Simavi Ailesi' kitabı önemli bir kaynak. Hem okurların, hem gazetecilerin hem de iktidar sahiplerinin yararlanacağı önemli dersler var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder