John Le Carre yaşayan en büyük casus yazarı. Kendisi de İngiliz İstihbaratı'nda çalışmış bir casus olan Carre soğuk savaş dönemini ve istihbarat savaşlarını en iyi anlatan yazarlardan biri. Çok romanı var. Benim okuduklarım arasında en iyisi, onu meşhur eden müthiş eseri ' The Spy Who Came in From the Cold'
Carre'ın casusları James Bond ya da Amerikan filmlerinde gördüğümüz kaslı, bol dövüşen, aksiyon meraklısı casuslardan değil. İkili oynuyorlar, iç dünyaları karışık, özel hayatları belirsiz. Olaylar yavaş akıyor kitaplarda, gerilim alttan alta ilerliyor ve düğüm sıkılaşıyor.
Carre soğuk savaş dönemini iyi anlattı, çok meşhur oldu. Duvar yıkılıp, Sovyetler çökünce bir devrin sonu geldi. Soğuk savaşın bu en ünlü yazarının da sonunun geldiğini düşünenler ise çok yanıldı. Uluslararası suçlar, millet tanımayan suçlular yaşamaya devam ediyordu. Carre ise bu yeni suçluları yazmaya ve şekil değiştiren istihbarat örgütlerini yansıtmaya devam etti.
Bir bölümü Türkiye'de geçen 'Single and Single', filme de çekilen ' The Constant Gardener' bu yeni dönemi yansıtıyor. Rusya'dan Avrupa'ya kan sevkiyatı, Afrika'da halk üzerinde denenen ilaçlar, kara para aklayan mafya Carre'ın yeni konuları.
Yazarın son kitabı 'Our Kind of Traitor' da Rus mafyasını ve Rus mafyasının kara para aklamasını konu alıyor. Antigua'ya tatile giden Oxford Profesörü Perry ve güzel kız arkadaşı avukat Gail bir tenis maçı vesilesiyle Rus Dima ve ailesiyle tanışırlar. Oynanan maç geri dönülmez bir yolun başlangıcıdır. Rus mafyasının kara para aklama ustası Dima İngiliz istihbaratına ulaşmak ve sırlarını verme karşılığında ailesiyle iltica etmek ister.
Kitap aksiyon ve hareket seven okurlara göre değil. Gerilim alttan ve ustaca ilerliyor. Dima'nın aile bireylerinin yaşadıkları, İngiliz casuslarının karakterleri Carre'a yakışacak şekilde işlenmiş.
Fakat başta iyi başlayan kitap sonra tempoyu düşürüyor. Sonu baştan kestirebiliyorsunuz. Carre'dan çok daha iyisini beklerken benim için orta seviyede kaldı. Ben İngilizce okudum ve aralarda sözlüğe bakma ihtiyacı hissettim. Dili çok kolay değil. Belki o nedenle de tam tadına varamamış olabilirim.
Bu arada kitapta Türkiye'den de sık sık bahsediliyor. Dima'nın anlattığı kara para aklama yöntemleri arasında Türkiye'nin güney sahillerinden arazi ve otel almak da var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder