23 Aralık 2011 Cuma

Sultan Selahaddin El Kürdi



Reha Çamuroğlu'nun son kitabı 'Sultan Selahaddin El Kürdi' yi çıkar çıkmaz,  alıp okudum. Ne zamandır yazacağım, bir türlü vakit bulamadım.

Çamuroğlu zaten Sultan Selahaddin ile ilgili bir yazıyı da Atlas Tarih aralık sayısına yazmıştı. Kitabın çıkacağından bu sayede haberdar oldum ve Çamuroğlu'nu seven bir okur olarak sevindim.

Sonda söyleyeceklerimden birini başta söyleyeyim. Reha Çamuroğlu'nu ilk kez okuyacaksanız bu kitapla başlamayın. Bu kitap Çamuroğlu'nun en iyi eserlerinden biri değil. 'İsmail 've 'Son Yeniçeri' yazarı tanımak için daha iyi seçimler.

Çamuroğlu farkı

Tarihi romanların popüler olması yeni bir durum değil. Bu akım Muhteşem Yüzyıl'dan çok daha önce Feridun Fazıl Tülbentçi zamanında başlamıştı. Reşat Ekrem Koçu gibi isimler bu alanda çok yetkin kitaplar yazdı. Kahramanlık hikayeleri revaçtaydı.

90'larda özellikle harem temalı kitaplar popüler olmaya başladı. Gerek yabancı yazarların eserleri gerek Türk yazarların romanları özellikle kadın okuyucular arasında yaygın olarak okunmaya başlandı.

Özellikle son dönemdeki popüler  kitapların tarihi ve edebi olarak yetkinliği tartışılır. Çok satan kitapların pek çoğunu yeterli bulmuyorum.

Çamuroğlu ise aslen tarihçi olduğu için diğer Türk yazarlar arasında farkı çok belli olan bir isim. Akademik bir geçmişi olması onun edebiyat yönünü kesebilir ve katır-kutur bir dile sahip olmasına neden olabilirmiş ama olmamış. Dili temiz ve akıcı.

Özellikle Alevi tarihi üzerine araştırmalar yapan Çamuroğlu hem İsmail'de hem de Son Yeniçeri'de bu birikimi kullanmış.

Kudüs Fatihi Selahaddin'in romanı

Selahaddin Eyyubi'ye dair bilgim lise tarih kitaplarındaki ile kısıtlıydı. Haçlılara karşı duran Müslüman savaşçı, Kudus'ü geri alan kahraman, Eyyubi hanedanının kurucusu gibi kısa bilgilerdi bildiklerim.

Kitap Selahaddin'in hayat hikayesini anlatıyor ve Ortadoğu ile İslam dünyasının 12. yüzyıldaki dinamikleri hakkında detaylı bilgi veriyor. Haçlıları yakından tanımaya başlıyoruz.

Kısaca söylemek gerekirse; Bu coğrafya her zaman çorba imiş, kimim eli kimin cebinde belli değil, ticaret her şeyden üstte imiş. İslam'ı öne sürerek konuşanlar ve milleti gaza getirenler çokmuş ama herkesin baş derdi cebini doldurmakmış.

Eyyubi'nin Kürt kökeni hakkında bilgim yoktu ama kitaba göre Eyyubi'nin babası Kürt, annesi Türk. Asıl adı ise Yusuf. Yusuf adı ve Yusuf Peygamber metaforu kitabın önemli bir parçası.

Genç Yusuf'un babası ve amcası dönemin farklı sultanlarının hizmetinde asker olarak çalışıyor. İyi bir eğitim alan Selahaddin de Fatimilerin hizmetinde çalışıp ve başarısıyla öne çıkıyor.

Müslüman-Hristiyan savaşı hiç bitmiyor

12. yüzyıl Haçlıların Ortadoğu'da etkin olduğu ve İslam savaşçılarının moralinin düşük olduğu bir dönem. Selahaddin'in Kudüs'ü geri alması İslam ümmetinin moralini düzeltiyor ve onu tarihe geçen bir kahraman haline getiriyor.

Romanın ana akışı Selahaddin'in savaşları ve İslam-Haçlı gerilimi üzerine kurulu. Selahaddin'in iç dünyasını çok bilemiyoruz. Adil, Hristiyanlara bile hoşgörülü davranan bir kumandan olduğu kesin. Kudüs'te bir kıyım yapmaması ve Hristiyanların hacı olarak gelmelerine izin vermesi Hristiyanların bile Selahaddin'e olumlu bakmasını sağlamış.

Mısır, Suriye, Irak, Hicaz ve Yemen'in fatihi Selahaddin öldüğünde kişisel hiç parası olmadığı için cenazesini kaldırmak başkalarına kalmış.

Selahaddin ile savaşan Aslan Yürekli Richard romanın ana karakterlerinden biri. Selahaddin de bu cesur İngiliz hükümdarı takdir ediyor. Diğer Haçlı kumandanlarına yaklaşımı ile Richard'a yaklaşımı çok farklı.
Richard ile kendisi kişisel olarak görüşmese de yakın adamları sürekli görüşüyor ve yakın ilişki kuruyorlar.

Bu kitaptan öğrendiğim ilginç bir bilgi de Haçlı seferlerine kadın savaşçıların katılması oldu. Haçlılar İslam medeniyetiyle tanışıp, büyük bir etkileşime giriyorlar.

Hasan Sabbah'a bağlı Haşhaşiler ve Dağın Efendisi de etkili tarihi karakterler.

Sultan Selahaddin El Kürdi Ortadoğu'nun karışık etnik yapısını anlamak, güç dengelerinin nelere bağlı olduğunu çözmek için bir ilk adım.

Haçlılarla başlayan Hristiyan ilgisinin hala devam ettiğini, Ortadoğu'da etnik-dini çatışmaların hala sürdüğünü düşünecek olursak tarihin tekerrür ettiğini söyleyebiliriz. Kısacası 'Ortadoğu cephesinde yeni bir şey yok!'





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder