27 Aralık 2011 Salı

Namuslu Olmak Ne Zor Şeymiş





Bu yılın beni en çok etkileyen kitabını yılın sonunda okudum. Filiz Ali'nin kaleminden babası Sabahattin Ali'yi anlattığı 'Filiz Hiç Üzülmesin' çok çok özel bir kitap. Benim okuduğum versiyon Sabahattin Ali'nin fotoğraflarıyla süslü, Yapı Kredi Yayınları'nın özel versiyon kitabı.

Sabahattin Ali çoğumuzun 'Aldırma Gönül'  ve  'Benim Meskenim Dağlardır' şarkılarıyla tanıdığı bir yazar-şair-çevirmen. Bazılarımız da 'Kuyucaklı Yusuf' ya da 'Kürk Mantolu Madonna'yu okumuş olabilir. Türk edebiyatındaki güçlü etkisi dışında bence Ali'nin 41 yıllık yaşamının ve ne yazık ki ölümünün sembolik çok büyük önemi var.

İlk Faili Meçhul



Sabahattin Ali sadece düşünceleri, yazdıkları ve yayınladıkları nedeniyle devletin rahat yaşamasına izin vermediği, hapsettiği, öldürdüğü, cesedini yokettiği, bir mezarı çok gördüğü , katilini bulmadığı aydınların en önemli temsilcisi. Yıllarca mezarı olmamış, en son olarak kızı Filiz Ali cansız bedeninin bulunduğu çatağa bir kaya koydurup üstüne 'Benim Meskenim Dağlardır' yazdırmış.

İşte 'Filiz Hiç Üzülmesin' 41 yıllık bir yaşamöyküsünün resimli romanı. Çanakkale kahramanı bir babanın oğlu Ali, Almanya'da eğitim görür. Almanca'dan çeviriler yapar. Kitaplar yayınlar, Hasan Ali'nin kurduğu Tercüme Bürosu'nda önemli işler yapar. Yargılanır, hapis yatar. Aziz Nesin ile meşhur muhalif Marko Paşa mizah dergisini çıkartır. 40'lı yıllarda 64 bin gibi olağanüstü satış rakamlarına ulaşır. Dergi kapatılır, 'Malum Paşa' ve 'Merhum Paşa' isimleriyle tekrar çıkar.

Fakat çember daralıyordur. Polis rahat vermez, iş bulamaz, yurtdışına çıkmak için pasaport alamaz. Bulgaristan'a kaçak geçmeye karar verir. Kaçmak için anlaştığı kişi tarafından dinlenme esnasında kitap okurken arkadan kafasına vurularak öldürülür. Ve faili meçhule kurban giden ilk ve ne yazık ki son olmayan Türk aydını olur.

Kızına Çok Düşkün Bir Babanın Hazin Hikayesi


Hikaye bu haliyle bile çok yürek acıtıcı. Fakat kitapta Ali'yi ailesine ve özellikle küçük kızına çok düşkün bir baba olarak yani gerçek bir insan olarak tanıyoruz. Üzüldüğümüz sadece Türkiye'nin aydınına reva gördüğü hayat değil küçük Filiz'in babasız kalması.

Kitabın dili çok temiz. Fotoğraflar çok güçlü. Tasarımın  ve baskının şıklığı nedeniyle Yapı Kredi  yayınları özel bir teşekkürü hak ediyor. Kitap bir dönemi, bir yaşamı çok iyi anlatıyor. En önemli gücü de samimiyeti ve çok ağdalı anlatılabilecek bir konuyu dümdüz anlatması. Filiz Ali ne kendini acındırıyor ne de durumu abartıyor. Sadece çok net bir gerçeği direk olarak ortaya koyuyor.

Bu gerçeği Ali'nin ölümünden kısa bir süre önce yazdığı yazıdan aşağıdaki bölüm de çok net özetliyor.


“Namuslu olmak ne kadar zor şeymiş meğer!”


“Bir gün Almanların pabucunu yalayan ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika’ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. ...Çalmadan, çırpmadan, bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalıydı. Namuslu olmak ne kadar zor şeymiş meğer!”



Sözün özü: Bir dönemi anlamak için okunması gereken, iç acıtıcı bir kitap.

3 yorum:

  1. Bugün ben de ''Kürk Mantolu Madonna'' kitabını aldım, bugün yarın başlarım.İsminin geçtiği başka bir kitap bitirmiştim, hikayesi çok hazin, değerlerimizi yitirmek çok üzücü..
    Bunu da daha sonra okuyacağım.
    Sevgiler.
    www.idiliko.com

    YanıtlaSil
  2. 'Kürk Mantolu Madonna' son dönemde o kadar çok yerde karşıma çıkıyor ki. Çok incelikli bir kitap.
    Blogunuzu çok beğendim bu arada. Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Teşekkürler.Sevgiler benden de..

    YanıtlaSil