Hani üçüncü sayfa haberlerinde okuruz. 'Annesi bildiği kadın anneannesi çıktı' başlıklı haberler olur. Anne çocuğunun bırakıp gitmiştir, çocuk da bir yalanın içinde büyür. Anneannesini anne bilir, dedesini de babası. O yalanın içinde mutludur çünkü yalan olduğunu bilmez. Ta ki gerçeği öğrenene kadar. Bir yalanı yaşadığının öğrendiği an yıkılır, toprak ayaklarının altından kayar.
İşte ben de son senelerde tam da bunu yaşıyorum. Yok, annem anneanneannem çıkmadı. Ama bana öğretilen, bildiğim devlet tamamen yalan çıktı.
Okullarda öğretilen, tarih diye senelerce okuduklarımız yalan çıktı. Senelerdir kerli ferli adamların yaptığı açıklamalar yalan çıktı. Türk devleti yaratıyoruz diye yapılanların gerçek yüzü ortaya çıkmaya başlayınca dökülen kanlar ortaya çıkıyor.
Toprağın neresini kazsan katliam çıkıyor.
Farklı dini, farklı siyasal inancı, farklı etnik kökeni nedeniyle kaç insanın öldürüldüğünü bile tam olarak bilmiyoruz.
Hepimizi tek tipleştirmek için neler kaybettik? Bu topraklardan gidenler kimlerdi? Şimdi bazı şeyleri öğrenmeye başladık ama ne kadarı doğru? Ne kadarı hala gizli?
Tabii ki bu gerçekleri bugün öğrenmeye başlamadım. Ama Ermeni olaylarını 18 yaşında, Kürt meselesini 15 yaşında, Dersim'i 30 yaşında öğrenmenin utancıyla yaşıyorum. Gerçekler ancak birilerinin işine yarar hale gelince ortaya çıkmaya başlıyor. 90'larda gömülen kafatasları bugün ortaya çıkıyor. Kimbilir bugünün gerçekleri ne zaman ortaya çıkacak?
Yalan söylediğini öğrendiğimiz anneannemize ne kadar güvenebiliriz? Bu devlete nasıl güveneceğiz? Ve güvenemezsek nasıl yaşayacağız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder