16 Aralık 2024 Pazartesi

2024 Yılında Okuduğum Kitaplar- Aralık

 

Bu ay ilk olarak Peter Watson'un 'Hiçlik Çağı'na başladım. Daha önce aynı yazarın 'Fikirler Tarihi'ni, büyük bir hayranlıkla okumuştum. Watson çok zor ve iddialı bir işe soyumarak insanlık tarihi boyunca gelişen düşünce akımlarını ivelemeiş ve bunları son derece anlaşılır bir şekilde yazmıştı. 

 O kitabı okumuş olmamdan da cesaret alarak 'Hiçlik Çağı'nı okumaya başladım. Bu defa Watson Nietzsche'nin meşhur 'Tanrı öldü' sözünden sonraki felsefe dünyasını ele almış. Ateizm ve sonrasındaki düşünce ve sanat akımlarını okuyoruz. Bazı bölümler beni zorladı. Her filozofa ayrı vakit ayırmak gerekli. 


Arada Liz Behmoaras'ın Azra Erhat biyografisi 'Küçük Dev Kadın Azra'yı okudum. Halikarnas Balıkçısı vasıtasıyla tanıdığım ve çalışmalarına büyük saygı duyduğum Erhat'ın özel hayatını, çocukluğunu ve yaşadığı zorlukları öğrenmek çok ilgimi çekti. Behmoaras'ın dili son derece sade ve rahat okunur. Erhat'ın hayatı paralelinde yıkılan Osmanlı İmparatorluğu'nu, yeni kurulan Cumhuriyet'i, aydınların coşkusunu ve çektikleri zorlukları, yurtdışından gelen bilim adamlarının katkısını okumak çok bilgilendirici. Balıkçı ile büyük aşklarını ve zorlu-değişen ilişkilerini okumak da beni çok duygulandırdı. Zeki ve çok çalışkan Azra Erhat'ı tüm kadınlar tanımalı, mirası hep yaşamalı. 

3 Aralık 2024 Salı

Bağ kurmak

 Hayatı anlamlı kılan şey kurduğumuz bağlar bence. Diğer insanlarla, yaptığımız işle, mekanlarla, kullandığımız eşyalarla kurduğumuz bağ yaşamı güzelleştiriyor. 

 En önemlisi tabii ki başka insanlarla kurduğumuz bağ. Onları tanımak, sevmek, önemsemek, paylaşmak, beraber gülmek ve ağlamak sayesinde o minik bağlar güçleniyor ve o kişi bizim için önemli hale geliyor. 

Bağ kurmak zaman ve çaba istiyor. Bazı durumlar hızlı ve sıkı bağlar kurulmasını sağlasa da makul olan zamanla gelişen, sağlıklı bağlar. 

Sonra o bağların kopması gereken zamanlar geliyor. İşten ayrılma, taşınma ya da arkadaşlığın bitmesi gibi durumlarda bağlar bazen ani bazen de zamanla kopuyor. Bağ ne kadar sıkıysa, kopuş o kadar acı verici olabiliyor. Ama acı hissetmek bir taraftan insan olduğumuzu, sevebildiğimizi ve duygularımız olduğunu hatırlattığı için güzel.

Bağ kurarak yaşayalım, elimizi uzatalım, bağlanalım. 

28 Kasım 2024 Perşembe

2024 Yılında Okuduğum Kitaplar-Kasım

 

Kasım ayı kitap okuma açısından  2024 yılının en verimli aylarından biriydi. Verimi sadece sayıya dair söylemiyorum, farklı türlerden unutulmayacak kitaplar okuduğum bir ay oldu. 

Ayın ilk kitabı Sally Rooney'nin 'Intermezzo'su idi. Çok popüler olduğu için Sally Rooney'den uzak durmuştum ama Zeynep Özcıbır çok tavsiye ettiği için aldım. Ve gerçekten çok beğenerek, hızla okudum. Rooney, babalarını kaybetmiş iki erkek arasındaki ilişkiden yola çıkarak modern dünyanın dertlerine ayna tutmuş. Sade dili, akan konusu ve twistleriyle tam günümüz romanı. 

Beyoğlu'ndaki Minoa pek nefis bir kitapçı. İngilizce koleksiyonu içinde Simenon'un şimdiye kadar okumadığım 'The Widow Couderc'ini buldum. Maigret harici Simenon romanlarını daha çok seviyorum, bu da beni yanıltmadı. Fransız taşrasında, tekinsizliği ilk satırından belli bir ortamda nefis bir gerilim romanı. 

Çalıştığım müzede İş Kültür'ün kitapçısı var. Bu cümleyi yazarken bile inanamıyorum. Müzede çalışıyorum ve içinde kitapçı var. Nasıl bir manifest yaptıysam artık:) 

Neyse, müzedeki kitapçımızın önerisi ile Emanuele Coccia'nın yazdığı 'Bitkilerin Yaşamı'nı aldım.  

Okuduğum en değişik kitaplardan biriydi. İnsanı dünyanın merkezinden çıkaran, bitkilere ve aldığımız nefese bile farklı bakmamızı sağlayacak bir kitap. Doğa felsefesi, bağlantısallık, yaşamdaki yerimiz üzerine uzun uzun düşündürecek bir kitap. Felsefe, şiir, biyoloji hepsi birden.


Twitter sayesinde öğrendiğim John Williams’ın yazdığı Özlem Yüksel’in çevirdiği ‘Augustus’u da okudum. Tarihi romanları sevenlere, özellikle Roma’ya meraklı olanlara yürekten tavsiye ederim. Döneme dair bir miktar aşinalığınız olsa iyi olur. Mektuplar, anılar ve farklı çevrelerden karakterlerle Roma. Bu ara mitolojideki ve tarihteki kadınların hikayeleri baştan yazılıyor. Augustus’un kızı Julia’nın da hikayesi yazılsa keşke.

Gianrico Carofiglio'nun yazdığı Sabahın Üçü’ bir oturuşta okuyup, bitirebileceğiniz ve karakterlerinin hep sizinle kalacağını bildiğiniz bir kısa roman. 48 saati uykusuz geçirmeleri gereken bir baba-oğulun birbirini tanıma hikayesi. Matematik, caz, büyümek ve hayatın kısalığı ve anlamı üzerine çok hoş bir kitap.


Ayın son kitabı da Sandor Marai'nin 'Mumlar Sonuna Kadar Yanar'ı oldu. Çok yakın iki arkadaşın aniden biten arkadaşlığının ve 41 yıl sonra tekrar buluşmalarının düşündürücü etkisi.

28 Ekim 2024 Pazartesi

2024 Yılında Okuduğum Kitaplar-Ekim

 Ekim ayı iş ve sosyallik  açısından hayli yoğun bir ay oldu. Bu durum tabii ki okuma hızımı da etkiledi ve ayı tek kitapla bitirdim ama bu yıl okuduğum en iyi kitaplardan biri olduğu için kendimi çok verimli bir ay geçirmiş olarak görüyorum. 


Kitabı tamamen tesadüfen Minoa'dan aldım. Ünlü sanat tarihçisi ve sanat eleştirmeni Charlotte Mullins'in  'A Little History of Art'  başlıklı kitabı insanların 100 bin yıllık sanat hayatına kısa, rahat okunur ve kapsayıcı bir dille yaklaşıyor. 


Buradaki kapsayıcı dil çok önemli çünkü daha önceden okuduğum sanat tarihi kitapları genelde Batı- beyaz ve erkek odaklıydı. Tabii ki eski Mısır ve Sümer'le başlıyorlardı ama sonra çok büyük çoğunlukla Avrupalı erkek sanatçıların öyküsüydü anlatılan. 

Mullins ise Hint, Japon, Çin, Osmanlı ve en önemlisi Afrika ve Güney Amerika'yı da katıyor bu büyük öyküye. Ve kadın sanatçıların sadece son iki yüzyılda değil çok daha eskiden de olduklarını görüyor, okuyoruz. Özellikle Afrika sanatının farklarını ve günümüz sanatı üzerindeki etkisini okumaya başlamak hoşuma gitti. Kadınların sanattaki rolü, obje olmaktan çıkmaya başlamaları ve geçtikleri yollar da kitaptaki önemli başlıklardan. 


Sanat akımları, dünya üzerindeki etkileri ve etkileşimleri de ancak konuya çok hakim birinin anlatabileceği netlikte yazılmış. Başta basit bulup, daha çok gençler için yazıldığını düşünmüştüm ama sonra yazarın işinde ne kadar usta olduğunu anladım. Son derece soyut konuları, çok iyi seçilmiş örneklerle ve kafada yeni sorular oluşturarak yazılmış bir sanat tarihi. Meraklısı için çok güzel bir kaynak. 



1 Ekim 2024 Salı

2024 Yılında Okuduğum Kitaplar-Eylül

 Çok yoğun geçen yaz aylarının ardından Eylül pek güzel geldi. Müzeyi açtık, 'Zeka, Dikkat ve İffet' kitabımız da yetişti. İki iş de bana büyük manevi tatmin sağladı ve çok kıymetli deneyim oldu. Bundan sonra müzelere gittiğim zaman her zamankinden fazla saygı göstereceğim. Harcanan emek, para, zaman inanılmaz büyük. 

İşler rahatlayınca tekrar keyif için okumaya başladım. İlk kitap 'Lezzetli Dünya Tarihi' oldu. Tarih boyunca beslenme, tarım, baharat, pişirme biçimleri ve ekonominin etkisi ve lezzettlerin yayılması konusunda son derece bilgilendirici ve eğlenceli bir kitap. Yazar t İspanyol olduğu için İspanya ile ilgili bölümler son derece detaylı. 

'Ne yersek oyuz' ya da 'Biz neysek, onu yeriz' Yaptığımız seçimler neredeyse hiç bir zaman kendi özgür seçimlerimiz değil. Yiyeceklerin kültürlerarası geçişlerini anlamak için güzel kitap. 

İkinci kitabım ise Viet Thanh Nguyen'un Pulitzer ödüllü 'Sempatizan'ı oldu. Kitabı çok duymuştum. Sevdiğim bir çevirmen olan Duygu Akın'ın çevirisi olduğu için daha da büyük hevesle okudum. Kitap, 1975'te Vietnam savaşında Saygon'un düşmesiyle açılıyor. İsimsiz kahramanımız çift taraflı bir ajan. İnanmış bir komünist olarak CIA'ye de çalışıyor. ABD Vietnam'dan çekilirken o ve başka Amerikan taraftarları ABD'ye iltica ediyorlar. Sempatizan hep iki taraflı, iki beyinli ve aslında hiç bir yere ait olamayan biri. Annesi Vietnamlı, babası ise Fransız bir rahip olan kahramanımız 'piç' olduğu için doğduğu günden itibaren arada kalmış. Kitap son derece sert savaş ve işkence sahneleri ile dolu. Mürekkepbalığı ile yapılan mastürbasyon sahnesi, Coppola'nın meşhur 'Apocalypse Now' ının çekiliş öyküsü, Saygon'dan kaçış, yeniden eğitim kampındaki işkence anları çok sert yazılmış. 

Kitap hem bir göç, hem de arkadaşlık hikayesi. Kahramanımızın annesinin fedakarlıkları, kadınların hayatları boyunca yaşadıkları zorluklar, Vietnam'ın ve vatandaşlarının makus talihi, demokrasi yalanları hepsi var kitapta. Çok başarılı bir roman. Ben bitirdikten sonra Vietnamlı olmadığıma çok şükrettim şahsen. 

Arada bir de mavi renginin tarihini anlatan Michel Pastoureau'nun 'Mavi/Bir Rengin Tarihi'ni parça parça okudum. Antik Yunan ve Roma dönemimde sevilmeyen hatta barbarlara uygun bulunan mavinin 11. Yüzyıl'dan sonra Avrupa'daki değişen hikayesini, sınıf değişiminin renk algımız ve seçimlerimiz üzerindeki etkisini anlatan çok ilginç bir çalışma. Kültürün değişimi ve seçimlerimizin bize bağlı olmadığını görmek açısından çok ilginç bir okuma oluyor. 

26 Ağustos 2024 Pazartesi

2024 Yılında Okuduğum Kitaplar-Ağustos

 

Ağustos ayı hem yoğun çalıştığım hem de kitap okumaya vakit bulduğum, güzel bir ay oldu. 

Ayın ilk kitabı Jose Eduardo Agualusa'nın  'Bukalemunlar Kitabı' idi. Afrika ile ilgili bilgim az olduğu ve Afrikalı yazarlardan da kitap okumak istediğim için geçen yıl almıştım, ancak fırsat oldu. 

Agualusa Angolalı bir yazar.  Güneybatı Afrika'da yer alan Angola diğer Afrika ülkeleri gibi uzun ve kanlı bir geçmiş sahip. Eski bir Portekiz sömürgesi olan Angola, iç savaş döneminde de büyük acılar yaşamış. 

Kitap tüm bunlardan izler taşıyor. Bu kısa ve rahat okunan romanı ilginç kılan ise anlatıcısının kimliği. Kitabın ismi de buradan geliyor çünkü hikayenin anlatıcısı bir geko. Yolları kesişenlerin, acılı ve kanlı öyküsünü bir bukalemun türünden dinliyoruz. 




Gerçeküstü ve aynı zamanda çok gerçek, zamanların, kimliklerin birbirine karıştığı bir küçük roman. Kimliklerimizin ne kadar gerçek olduğu, ne kadar uydurulduğuna dair bir yaşam öyküsü satıcısının evinde geçen, iç savaşı arka plana alan bir roman. 

İlginç bir tesadüf eseri Ağustos ayın isminde hayvan adı geçen kitaplar ayı oldu:) İkinci kitabım pek sevgili arkadaşım Nuray Önoğlu'nun çevirdiği, Yiyun Li'nin yazdığı 'Kazkafanın Kitabı' idi. Bu senenin en çok konuşulan kitaplarından biri olan 'Kazkafanın Kitabı' İkinci Dünya Savaşı sonrası Fransız taşrasında geçiyor. İki kızın çok yakın arkadaşlığına dair roman, taşranın acımasız hayatını anlatıyor. Yoksulluk, savaş, kadın olmak, arkadaşlık ve sevgiye dair sert bir hikaye. 







29 Temmuz 2024 Pazartesi

2024 Yılında Okuduğum Kitaplar-Temmuz

 Mayıs ve Haziran ayını hiç kitap okumadan geçirdiğim için biraz kaygılıydım. Aslında  -kendi zevkim için hiç kitap okumadım-demek daha doğru olur çünkü iş nedeniyle okumaya devam ettim. 

 Ve bu süreçte de kitaplarla ilgili bir iş seçmediğime çok mutlu oldum. İnsanın hobisini işi haline getirmesi, o hobiden aldığı zevki azaltabiliyor. Sevdiğin ama hobin olmayan bir işi seçmek daha mantıklı imiş. 

Bir ara, bir daha asla kitap okumak istemeyeceğimi bile düşündüm ve korktum. Neyse ki bir gün aniden kitap okuma arzum geri geldi ve Javier Marias'ın 'Duygusal Adam'ına başladım. 

Kitap, bir tren yolcuğunda karşılaşan dört kişinin kesişen ve değişen hayatını konu alıyor. Opera şarkıcısı bir İspanyol, Belçikalı banker, karısı ve eşlikçisi ile karşılaşır. Ve hepsinin hayatı değişir. 

Marias stili;  sakin başlayan, kendi içinde gerilim taşıyan ve ani polisiye dönüşlerle biten kısa bir roman. Tekrar okumaya başlamak için çok iyi geldi. 

Kitaptan bir bölüm:' O vakit kendi bilmiyorduysa da artık terk edilmişti. Ben de bilmiyordum: İnsan ne vakit seçilip alındığını da, ne vakit terk edildiğini de çoğu zaman bilmez, olayın hep arkamızdan gelişmesi bir yana, bu tür ani dönemeçlerin gerçekleştiği anı diğerlerinden yalıtmak mümkün olmadığı için, aynı şekilde insan seçilip alınmasının öz değerlerinden ya da erdemlerinden ötürü mü, kendi eşsiz varlığından ötürü mü, yoksa sadece bir başka yaşama rastlantı sonucu karıştığından ötürü mü olduğunu hiç bilmez.' 

Neyyire Gül Işık'ın yetkin çevirisi ile okumak bir zevkti.