17 Mart 2014 Pazartesi

Dreyfus Vakası: An Officer and a Spy








Robert Harris her romanını okumaya çalıştığım yazarlardan. İlk okuduğum kitabı 'Fatherland' idi. İkinci Dünya Savaşı'nı Hitler kazansaydı nasıl bir dünyada yaşayacağımızı yazmıştı. Beğendiğimi hatırlıyorum ama romanı çok net hatırlayamıyorum. Zaten bu blogu yazma nedenlerimden biri de bu; okuduğum kitapları daha iyi hatırlayabilmek. Herkes okuduğu romanları benim kadar unutuyor mu bilmiyorum ama pek çok kitap bende sadece 'his' olarak kalıyor.


Neyse Harris'ten devam edelim. Beğenerek seyrettiğim 'Enigma' filminin Harris'in bir romanından uyarlandığını da çok sonra farkettim. Aradan yıllar geçti ve ben tekrar Harris'i keşfettim. Roma tarihine merak salmıştım ve Harris'in Cicero dizisi ve Pompei romanı mükemmeldi.

Harris alıştığımız pek çok tarih romanı yazarı gibi sadece belli bir tarihsel döneme takılı kalmıyor. Yani sadece Osmanlı romanı ya da İngiliz Kraliyet ailesinin romanlarını yazarak ünlü olan yazarlar gibi değil. İkinci Dünya Savaşı'ndan Roma'ya uzanabiliyor. Hatta Ghost Writer'da günümüzde geçen çok başarılı bir politik gerilim yazdı.Konusunu çok iyi araştırıyor. Ardından da çok canlı karakterler yaratarak tarihi kişilikleri ete kemiğe büründürüyor.




Cicero serisinin üçüncü cildini beklerken Harris 'An Officer and A Spy' ı yayınladı. Roman ünlü Dreyfus vakasını konu alıyor. Zola'nın 'İtham Ediyorum' başlıklı yazısı nedeniyle de çok meşhur olan bu olay başta Fransa olmak üzere tüm kıta Avrupa'sını etkilemiş bir skandal.


Albert Dreyfus Fransız ordusunda görevli Yahudi bir subay. Orduda bir casus bulunduğu tespit edilince oklar Dreyfus'u gösterir ve yapılan yargılama sonucu Dreyfus suçlu bulunur ve hem aşağılanır hem de Şeytan Adası'na sürgüne gönderilir.

Roman Dreyfus'un sürgünüyle başlıyor. Ordu istihbarat biriminin başına geçen Picquart rutin istihbarat çalışmalarına devam ederken orduda hala bir casus olduğunu fark eder. Araştırmalarını derinleştirince Dreyfus davasındaki hataları farkeder ve üstlerini uyarır. Fakat aldığı tepki beklediği gibi değildir. Ordudaki yöneticiler istihbarat ve adli hataların üstünü kapatmayı tercih ederler.

Fakat Picquart kolay pes edecek biri değildir. Doğru ve adil olanı yapmak için ordudan atılmayı, hapsedilmeyi göze alır ve Dreyfus davasının peşini bırakmaz.

Kitaptaki karakterlerin hepsi gerçek, olaylar yaşanmış. Ben daha önce okumasam da bu konu ile ilgili pek çok kitap yazılmış. Harris'in farkı karmaşık ordu ve istihbarat yapısını çok rahat ve sürükleyici anlatması.

Picquart insana ümit veren bir karakter. Kişisel olarak Dreyfus'tan hoşlanmasa hatta Yahudilere karşı önyargılı olsa bile adalet hissi o kadar güçlü ki, mücadeleyi hiç bırakmıyor.

An Officer and A Spy başarılı bir tarih ve istihbarat romanı. Adalet, hukuk, önyargılar ve istihbarat örgütlerinin çürümüşlüğü hakkında önemli noktaları anlatıyor.

Picquart gibilerin günümüz Türkiye'sinde de yaşaması dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder