Araya iş-güç, kuduz meselesi girdi, kitap işi yarım kaldı.
Ermeni meselesinde okumamıza Ece Temelkuran'ın 'Ağrı'nın Derinliği' ile devam edebiliriz.
Ece Temelkuran özellikle Milliyet'teyken takip ettiğim ve vicdanlı olmasından dolayı beğendiğim bir yazar. Kimi zaman aşırı 'duyarlı' hali sinir bozucu olabiliyordu ama medyada sesimi duyuramayanlara yer vermesi hoştu. Haberturk'e geçince muhalif halini yitirdi gibi geliyor. Neyse bu başka bir konu.
Ağrı'nın Derinliği'nde Temelkuran Ermenistan, Fransa ve ABD'deki Ermenilerle görüşerek mesele hakkında onların ne düşündüğünün izini sürüyor.
1915 ile varolan bir millet
Kitapta görüyoruz ki;Türkiye Cumhuriyeti 1915 olaylarını ne kadar unutturmaya çalıştı, olmamış gibi davrandıysa Ermeniler de aynı dönemi o kadar hafızalarına kazımaya kararlı. T.C inkar ederken, Ermeniler yeni kuşakları çok küçük yaştan itibaren 1915 ruhuyla yetiştiriyor. Ve ortaya birbirine taban tabana zıt ve birbirine olan nefretten beslenen iki toplum çıkıyor. İki tarafın inadı da aynı ölçüde dikkat çekici. Ermeniler için hayat 1915'te takılı kalıyor.Ağrı-Ararat dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar onlar için memleketin sigesi, bir kült.
Diaspora ile Ermenistan Ermenileri Türkiye'ye farklı bakıyor
Temelkuran'ın kitabında Ermenistan, ve Fransız- Amerikan diasporalarının birbirinden farkını da görüyoruz. Ermenistan Ermenileri geçim derdi ile uğraşıp, Türkiye'ye daha yumuşak bakarken Fransız diasporası çok sert. Amerikan diasporası ise olaya son derece kapitalist bakıyor.
Temelkuran'ın dili akıcı. Mesele can acıtıcı, özellikle Hrant Dink ile ilgili bölümleri.
Benim aklımda en çok kalan Ermenistan'ın en ünlü kadın şairinin bir lafı oldu. 'Ağrı Dağı siz Türkler için bir yükseklik meselesi oysa biz Ermeniler için derinlik meselesi.'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder