Ermeni meselesiyle ilk tanışmam 17 yaşında oldu. AFS öğrencisi olarak lise son sınıfı okumak için ABD’ye gidecektim. Yolculuktan önce tüm yeni AFS'lilere oryantasyon yapıldı. Amerikan hayatı nasıldır, yeni ailemize nasıl uyum sağlarız konularında oyunlarla eğitim aldık.
Kampın son günü ise ABD’de karşılaşabileceğimiz sorulara gelmişti sıra. İşte o zaman eğitmenlerden biri ‘Size en çok sorulacak konulardan biri de sözde Ermeni soykırımı’ dedi. 17 yaşındaydım, iyi bir okulda okuyan, kitap okuyan biriydim. Ama bu meseleyle ilgili hiç bir şey bilmiyordum. Şimdiye kadar bana öğretilen böyle bir şey olmadığıydı.
Oryantasyondakiler haklıydı. Amerika’da bu konu karşıma çıktı. Kaldığım ailenin kızının erkek arkadaşı benim Türk olduğumu öğrenince büyükbabasının 1915’te Anadolu’dan geldiğini söyledi. Ben de saf ve memleketlisini bulmaktan mutlu bir genç olarak ‘Nereden gelmiş?Nasıl gelmiş?’ gibi sorular sordum. O ise sadece gülümsedi ve ‘Detayları bilmiyorum’ dedi.
Ben ancak yıllar sonra anladım, onun dedesinin tehcir nedeniyle Anadolu’dan ayrıldığını. Çünkü bilmiyordum, bu konu kitaplarda yoktu. Hakkında konuşulmuyordu. Öyle bir dönem resmi tarihte yaşanmamıştı. 80 kuşağı olup, resmi tarihe göre şekillenen ben de okulda ne öğrendiysem onu doğru diye kabullenmiştim. Tüm yaşıtlarım gibi.
Ama sonra her şeyin resmi tarihteki gibi olmadığını öğrenmeye başladım. Ve sarsıldım. Bu topraklarda neler yaşandığı benden, bizden, herkesten saklanmıştı.
Sonra öğrenmeye çalıştım.Öğrendiğim kitaplar ve özellikle çok etkilendiğim 'Hrant ' çok yakında burada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder